GÖÇ
Bizimkisi bir göç hikayesi
ararat yaylalarından,
istanbul gecekondularına.
dam evi sıcaklığından,
boğazın nemine.
yürekli içten selamlardan,
metrapol yanlızlığına.
bizimkisi bir göç hikayesi
çoban ateşinden,
vapur düdüğüne.
zozan berilerinden,
atölye köşelerine.
avuçlarda paylaşılan ekmekten,
ekmek kavgasına,
bizimkisi göç hikayesi,
dağa oduna giden delikanlıdan,
istiklal caddesindeki selpakçı cocuğa.
çeşme üzeri bakışlardan,
cafeterya buluşmalarına.
seven dostan sevmeyen düşmandan,
nötr olan insanlara.
bizimkisi göç hikayesi arkadaşım
stabilize olmaya çalışıyoruz medeniyetle
yakalamaya çalışıyoruz çağı
biraz uzun sürecek
memleketten yeni geldik biraz geri kafalıyız.
çocuklar çabuk uyum sağlar
kardeşim metal müzikler dinliyor
bacım haftalığından para gizleyip
bujiteriden ucuz ruj alıyor
uyuyoruz işte istanbulun moloton yaşamına
sizinkisi yaşam tarzı arkadaşım
bizimki size özenti
yaşıyoruz istanbulu beraber
ne gariptir aynı şehirde yaşayıp
ayrı hayatlar yaşamak
sen kadıköylü
ben ümranyeli
seninkisi bir apartman
benim alt yapısız baraka
yaptığım acitasyon değil
asi olan yanım
senin üzerindeki mont marka
benim yeşil kazağımla pantolonum
bir gösteri bileti fiyatına olunca
parkta elini tutmak istemem senin
sen som lazanyası seversin
ithal bir balık
bense mercimek çok tüketirim
sevdiğimden değil
aç kalmamak için.
ve aynı şehrin insanlarıyız
aslında biz medeniyetle değil
istanbulla stabilize oluyoruz.
ne kardeşim çağı yakalıyor metal müziklerle
nede bacım modern oluyor
ucuz fondoten ve rujla.
dedimya sizin yaşam stili
bizimki size özenti
sosyolojik kuramları pek bilmesede gece kondular
kültürel yozlaşma yaşamıyor.
biz sadece sınıf farkı yaşıyoruz.
sizler brujuvazi
bizler size proleter birer işçi
biz istanbulu yaşıyoruz senle
benim uzak arkadaşım eylül
sana bıraktığım çarnewa albümün hatrına,
bana verdiğin sefiller kitabı hatrına
ellerini uzat bu asi kürt arkadaşına
ve ben sana gül vereyim
sınıf farkını yıkmak için
sen beni sevdiğini söyle