yeni adresimiz:www.yurtsevergenclik.net.tc
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
yeni adresimiz:www.yurtsevergenclik.net.tc

özgürlüğe her zamankinden daha yakınız
 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Sİyaset,edebİyat,sanat....Üretİmde Kadin!...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Êvar
aktif üye
aktif üye
Êvar


Mesaj Sayısı : 63
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 26/10/07

Sİyaset,edebİyat,sanat....Üretİmde Kadin!... Empty
MesajKonu: Sİyaset,edebİyat,sanat....Üretİmde Kadin!...   Sİyaset,edebİyat,sanat....Üretİmde Kadin!... Icon_minitimePaz Ekim 28, 2007 6:00 pm

size=24]Sİyaset,edebİyat,sanat....Üretİmde Kadin!... [/size]



Birden düşünürken aklıma geldi. Neden şiir üretiminde şair olarak kadınların adı neredeyse yok denecek kadar az. Dilerseniz beraber düşünelim nedenlerini yazalım,yorumlayalım Hatta, Eski çağlardan günümüze düşün, sanat, edebiyat ve siyasal alandaki kadınların biyografilerini ve ürünlerini paylaşmayı öneriyorum.
Ben bir ilk yaparak "Kadın Filozoflar"dan başlıyorum!...Kolay gelsin dostlar

Antik Çağ’dan Rönesans’a kadar bütün tasvirlerde felsefeyi bir kadin simgeler “SOPHIA” -- bilgelik Tanriçasi.

İlk kez tek tanrılı dinler ortaya koydugu simgelerle kadınları bilgeliğin dışında bırakmış ve “sadece erkeklerle tanrı anlaşma yapar, sadece erkekler, tanrı ile insanlar arasında aracı olabilir” denmiştir.

Aynı şey Batı Felsefesinde de geçerliydi. Neredeyse kadınların sözü bile edilmezdi. Metzler 1989’da hazırladığı 300 biografik yapıt içinde sadece 6 kadın düşünüre yer vermiştir. Bunlar : Hannah Arendt, Simone de Beauvoir, Hildegard von Bingen, Agnes, Heller, Rosa Luxemburg ve Margaret Mead’dir.

Kadın ve kadın düşüncesi Antik çağdan günümüze geldikçe daha az değerli görünüp kimse kadın filozoflardan alıntılamıyor, hiç bir felsefe ya da bilim tarihi bu düşüncelerden ve yazarlarından artık söz etmiyordu (Tielsh, 1984)

Felsefe tarihinde kadınların gözardı edilen çıkışlarına, yapıtlarına bir göz atarsak, Karl Marx, Hegel, Kant gibi felsefe sistemleri kurmuş kişilerden hiç de geri kalmadıklarını görürüz.

Mesela, Sosyalis Programı (Arbeiterunium, 1843) ilk olarak ortaya Flora Triston tarafından atılmış olmasına rağmen dikkate alınmamıştır. Onun bildirisi Karl Marx’ın Komünist Manifesto’sundan 5 sene önce yayınlanmış ve Marx’tan 10 kez daha fazla baskıya ulaşmıştı.

Almanya’da felsefe tarihinin mistik kadın Hildegard von Singen ile başladığını hiç bir ansıklopedi yazmaz. Felsefe tarihinde “unutulmuş” başarıların ve yanlış yükselmelerin listesi oldukça fazladır.

Mesela, Sokratik diyalogların aslında Aspasia tarafından kurulduğu, Anne Conway’ın Leibniz’i etkileyen Monadlar öğretisinin mimarı oldugu, Montaigne’den çok önce Teresa von Avila’nın ilk felsefi-yazınsal denemeleri yazdığı hep “unutulur”.

Felsefe tarihi boyunca çoğu erkek düşünürler kadınları hep sınırlayıcı, hatta - aşalayıcı sözcüklerle alan dışı bırakmaya çalışmışlardır. Aristotales’e göre “kadınlarda ruh bulunmadığı”, Kant’a göre “kadınlarda akıl yeteneğinin eksıkliği”, hatta Fichte’e göre “kadınların duygularının sınırlarını saptamak” gibi yaklaşımları hep görürüz.

Socrates, Leibniz, Erasmus von Roterdan, John Stuart Mill dışında, kadınlarda özgün bir düşünce görebilmek diğer düşünürlere göre düşünülebilir bir şey değildi. Erkek filozoflara göre düşünce erkeklerle, duygu ise kadınlarla özdeşleşmişti.

Filozof kadınların hayatları ve yapıtları üzerindeki tartışmalar, onların çok kez cinsellikle ilgili dedikodulara karşı korunmasız olmaları yüzünden daha çok güçleşmiştir.Aspasia’ya karşı Antik yazarların iftiraları ile (tanrıtanımaz, aracılık, çok eşlilik gibi) başlayarak Isolta Nogarola’ya yapılan ensest karalamasından, “bilimsel leydiler”, “mavi çoraplılar”, “erkek kadınlar” olarak adlandırmalar hep filozof kadınlara, düşünen ve düşündüğünü belli eden kadınlara gelmiştir.

“Acayip” olarak görülen, “zeki fakat kısır”, “soğuk”, “hetare (fahişe)”, “femmes fatale (felaket kadınları)” yakıştırmalarına maruz kalan filozof kadınların çoğu tam aksine çok kez bilinçli bir namus düşkünlüğüne ve geniş ölçüde “erkeksiz” hayatı seçip yalnız yaşadılar. Bunda bir başka etken de, “ kadınların eğitim görmesine ancak evlenmeden önce izin veren toplum görüşüne” uydular.

Yeni çağ’in baslangicina kadar evli ve çocuklu, yani anne olan bir kadının bilimsel çalışma yapması hemen hemen düsünülemez bir seydi.


Sİyaset,edebİyat,sanat....Üretİmde Kadin!... Kadinfilozoflar1ql5



"MET'A LAR DÜNYASI BÜYÜDÜKÇE, İNSANLAR DÜNYASI KÜÇÜLÜR!..."
Karl Marx
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.roj.forumup.com
 
Sİyaset,edebİyat,sanat....Üretİmde Kadin!...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
yeni adresimiz:www.yurtsevergenclik.net.tc :: Yurtsever Genclık :: Kadın Ve Sosyal Yaşam-
Buraya geçin: